DOLAR 34,3626 0.39%
EURO 37,0694 -0.01%
ALTIN 2.970,07-0,19
BITCOIN 26230042,10%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

ABD’deki analizlerde “Türkiye’nin öncü ve egemen konumuna” dikkat çekiliyor

ABD’deki analizlerde “Türkiye’nin öncü ve egemen konumuna” dikkat çekiliyor

ABONE OL
Kasım 8, 2024 07:23
ABD’deki analizlerde “Türkiye’nin öncü ve egemen konumuna” dikkat çekiliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL


Türki̇ye’ni̇n denge rolü i̇le küresel poli̇ti̇kada söz sahi̇bi̇ ülke konumunu peki̇şti̇rdi̇ği̇ sıklıkla analiizlerde yer alıyor.


Şili’nin eski Hindistan, Çin ve Güney Afrika Büyükelçisi Profesör Jorge Heine, diplomasisini genişleten Türkiye’nin yükselen güç olarak öncü ve egemen bir konumda olduğunu söyledi.


Ankara’nın BRICS grubuna katılım başvurusunu uluslararası ilişkilerde dönüm noktası olarak tanımlayan Profesör Heine, bu adım ve benzersiz stratejik konumunun Türkiye’yi ayrıcalıklı konuma getirdiğine dikkat çekti.


Türkiye, uluslararası ilişkilerde ayrıcalıklı konumda


Küresel politikada çok kutuplu döneme girildiği Washington’da sıkça dile getiriliyor. Rekabet küresel çapta yayılırken yükselen güçlerin etkisi artıyor.


Türkiye’nin proaktif dış politikası, hızla gelişen savunma sanayi, büyüyen ekonomisi ve herkesle görüşeblen ülke özelliği Batı’da sıkça dile getirilen bir gerçek.


Türkiye’nin denge rolü ile küresel polititaka söz sahibi ülke konumunu pekiştirdiği de sıklıkla analizlerde yer elıyor.


O analizlerden sonuncusunu ünlü Foreign Policy dergisi için kaleme alan emekli büyükelçi Profesör Jorge Heine TRT Haber’e konuştu.


Çok kutuplu bir döneme geçiş sürecindeyiz


Boston Üniversitesi Profesörü Heine çok kutuplu dünya düzeninde kriz döneminin yaşandığını belirtti.


Profesör Heine “Ukrayna’da, Gazze’de, Sudan’da savaş var. Önümüzde büyük zorluklar var. İklim değişikliğinin yanısıra su ve gıda kıtlığından bahsediyoruz” diyerek İtalyan filozof Antonio Gramsci’nin kriz tanımını hatırlattı “Gramsci krizi eskinin öldüğü, yeninin ise henüz doğmadığı an olarak tanımlar. Bu da, sizin, ABD’nin egemen olduğu tek uluslararası sistemden, farklı bir sisteme doğru ilerlediğimize dair düşüncenize yanıt veriyor.


Ancak bu yeni sistem henüz tam anlamıyla ortaya çıkmadı. Yani hiçbir kuralın geçerli olmadığı bu geçişin ortasındayız. Bu durum, sizin de çok haklı olarak belirttiğiniz gibi, yükselen güçlerin yükselişiyle de görülüyor. Türkiye elbette bunların arasında.


Tabi Hindistan, Çin, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika da var. Dolayısıyla bu yeni bir yapılanma ve bunu ele almamız gerekiyor” dedi.


NATO üyesi Türkiye’nin BRICS’E katılım başvurusu uluslararası ilişkilerde dönüm noktası


Profesör Heine Küresel Güney yükselişine tanıklık ettiklerini belirterek kendi ifadesiyle “aktif bağlantısızlık” tanımının yaşanmakta olduğunu söyledi.


Emekli Büyükelçi Heine “G7 ve NATO giderek daha fazla konsolide oluyor. Öte yandan, dünyanın geri kalanında, çoğunlukla da Küresel Güney’de, dünyada olup bitenlere farklı bir bakış açısıyla bakan başka ülkeler var.


Bu bağlamda, Türkiye gibi NATO üyesi bir ülkenin, birçokları tarafından G7 ve NATO’ya rakip olarak görülen BRICS grubuna katılmak için başvuruda bulunması, elbette çok önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor.


Bu daha önce gördüğümüz bir şey değil. Türkiye’nin AB’ye katılma başvurusu masada. Türkiye Avrupa ve Asya sınırında bulunan büyük bir ülke. Dolayısıyla bu çok önemli bir gelişme.


Bu aslında Doğu ile Batı ve Kuzey ile Güney arasındaki ilişkinin yeniden ayarlandığı ve öngörülemeyen şekillerde değiştiği anlamına geliyor.


Benim ve meslektaşlarımın “aktif bağlantısızlık” olarak adlandırdığımız gelişmenin sinyalleri arttı. Yani ülkeler artık sadece doğudan ya da batıdan yana değil ” seçeneklerimiz var, kendi seçimlerimizi yapacağız, sorunları tek tek ele alacağız” diyorlar.


Benim özellikle ilginç bulduğum şey de bugünlerde Türkiye’nin durumu” ifadesini kullandı.


Stratejik konumdaki Türkiye büyüyor ve proaktif dış politika ile diplomasisini genişletiyor 


Emekli Şili’li büyükelçi ve uluslararası ilişkiler Profesörü Jorge Heine Türkiye’nin son 20 yıldaki gelişimine şu sözlerle dikkat çekti “Türkiye büyük bir ülke ve Avrupa ile Asya’nın buluştuğu stratejik konumda ama aynı zamanda son 20 yılda gelişiyor.


Yani çok proaktif bir dış politika ile varlığını ve büyükelçiliklerini artırıyor.


Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki diplomasisini genişletiyor. Pretoria’da, Delhi’de, Pekin’deki görevlerim sırasında Türk meslektaşlarımın ne kadar aktif olduklarından, yönettikleri kaynaklardan ve işleri halletme yeteneklerinden her zaman etkilenmiştim” dedi.


Tek kutuplu dönem sona eriyor, Türkiye bu durumu değerlendiriyor


Profesör Heine Türkiye’nin BRICS üyelik başvurusunun yeni dünya düzenine ayak uydurması anlamına geldiğini söyledi.


“Tek kutuplu dönemde fazla seçenek yoktu, Washington tek oyuncuydu. Ama artık bunun değiştiğini söyleyebilirim. Bu, muhtemelen bir dönüm noktası ve Türkiye’nin bu durumu ele alma biçimi BRICS grubuna katılma başvurusu.


Türkiye’nin bu adımı esasen Batı’ya, Türkiye’nin seçimleri olduğunu, yalnızca Brüksel’in ya da Washington’un iyi niyetine bağlı olmadığını, başka alternatifler olduğu mesajını veriyor. Türkiye’nin adımı bana yükselen güçlerin son derece önemli olduğunu anlatıyor. Türkiye uzun süredir Avrupa Birliği’ne katılmak için başvuruda bulunuyor. Tatmin edici bir cevap gelmedi. Şimdi diyor ki, tamam, şimdi BRICS’e başvuruyorum”


Aktif bağlantısızlık ve Türkiye’nin rolü


Profesör Heine, Soğuk Savaş’taki Bağlantısızlar Hareketi’nden sonra bugün aktif bağlantısızlık hareketinin söz konusu olduğunu söyledi.


“Gördüğümüz şey, Doğu ve Batı arasında; Washington, Pekin ya da Moskova’nın yanında seçim yapmak zorunda olduğunuz ikili bir seçim değil. Bugünün dünyasının işleyişi bu şekilde değil. Günümüz dünyasında, gelişmekte olan ülkelerde, Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’da artık seçenekler var.


Şimdi, 50’li ve 60’lı yıllardaki Bağlantısızlar Hareketi tamamen bununla ilgiliydi. Ama şimdi yeni durumda, aktif bağşantısızlık dediğimiz şeyle bu geri geldi. Kendi ulusal çıkarlarınızı ayarlıyorsunuz ve ona göre hareket ediyorsunuz.


Eğer büyük güçlerden birinin sana istediğini vermediğini biliyorsan, diğerine gidersin. Bu, ülkelerin uluslararası ilişkilerdeki nüfuzunu öyle bir artırıyor ki, yalnızca bir tarafa ya da diğerine uyum sağlamak yerine, ya da kendinizi onlardan biriyle aynı hizaya getirmek yerine seçeneklerinizi değerlendirirsiniz. Böylece nüfuzunuzu artırırsınız. Türkiye’nin yaptığı da tam olarak budur” ifadelerini kullandı.


Askeri ve ekonomik olarak yükselen Türkiye, sert güce sahip


Boston Üniversitesi Küresel Çalışmalar bölümünden Profesör Jorge Heine Türkiye’nin artan önemi ve yayılan nüfuzunun sebeplerini şu sözlerle anlattı;


“Burada akılda tutulması gereken iki şey var. Bunlardan biri biliyorsunuz Türkiye’nin askeri güç olarak yükselişi ve ekonomisinin de yükselişi. Büyük bir ülke, 87 milyon nüfus. Önemli bir endüstriyel gelişime sahip.


Bütün bunlar ona uluslararası ilişkilerde sert güç dediğimiz özelliği veriyor. Bu sert güce ek olarak, Türkiye’nin yapısında çok ilginç bulduğum şey, çeşitli kuruluşlarla uluslararası ilişkilerde bu nitelikleri sergileme kapasitesi.


Ben Şilili’yim. Afrika’da, Asya’da görev yaptım ve bu yerlerde Türk meslektaşlarımın Türkiye’nin temsilciliğini çok etkili bir şekilde sergilediklerini gördüm. Rakamlara bakarsak; Afrika’daki Türk büyükelçiliklerinin sayısı, Latin Amerika ve Asya’daki Türk büyükelçiliklerinin sayısı artıyor. Bunun uluslararası ilişkilerde nasıl çok etkili bir konumlandırmaya dönüştüğünü görüyoruz”


Türkiye ayrıcalıklı ve güçlü bir konumda 


Profesör Heine Türkiye’nin BRICS’e katılım başvurusunun onu ayrıcalıklı konuma getirdiğini söyledi.


“Türkiye NATO üyesi olarak hali hazırda belli bir kategoride. Şimdi, geleneksel bağlantısızlık görüşüne göre, eğer askeri bir ittifakın parçasıysanız, tanım gereği bağlantılı olursunuz.


Ancak yeni yüzyılda olan şu, daha değişken bir uluslararası durumda, askeri bir ittifakın parçası olmak, mutlaka tamamen ittifak halinde olduğunuz anlamına gelmiyor. Bunu Hindistan’da da görüyoruz. Hindistan, biliyorsunuz Japonya, Avustralya ve ABD ile Quad dediğimiz Dörtlü grubun üyesi.


Pek çok kişi Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde Hindistan’ın ABD’yi destekleyeceğini düşünüyordu. Ama olmadı. Türkiye’de de benzer durum var. NATO üyesi Türkiye’nin BRICS grubuna katılmak için başvuruda bulunması, onun mutlaka Batı ile tam bağlantılı olduğu anlamına gelmediğini gösteriyor.


Türkiye’nin başka seçenekleri de var ve bu da onu çok ayrıcalıklı bir konuma, bir bakıma kutup konumuna getiriyor”


Savunma sanayisi büyüyen Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde konumu yükseliyor


Emekli Büyükelçi Profesör Heine Türkiye’nin endüstriyel kapasitesi ve hızla gelişen savunma sanayinin, onu uluslararası ilişkilerde güçlü konuma getirdiğini kaydetti.


“Endüstriyel bir güç haline geldiğinizde ve Türkiye gibi endüstriyel kapasitenizi geliştirdiğinizde, bu savunma sanayii geliştirme olasılığını da beraberinde getiriyor ki bu da ekonomininin önemli bir unsuru.


Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişimi, uluslararası ilişkilerdeki konumunu daha da güçlendiriyor.


Bu bağlamda bana çok ilginç gelen şey, Ukrayna’daki savaşta Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini çok sofistike bir şekilde ele alması. Türkiye ile Rusya arasında geleneksel olarak kavgalı bir ilişki olmuştur.


Zor bir ilişki. Ancak Ukrayna’daki savaşın getirdiği zorluklara rağmen, bana öyle geliyor ki Türkiye önemli bir rol oynadı ve aynı zamanda son dönemdeki değişimde de gördüğümüz gibi, diplomasi konularında bir nevi uluslararası merkez olarak da önemli bir rol oynadı. ABD ile Rusya arasındaki tutuklu takasının Türkiye’de gerçekleşmesinde Ankara önemli rol oynadı.”


BRICS’e katılım başvurusu ile nüfuzunu artıran Türkiye 


Boston Üniversitesi ProfesörÜ Jorge Heine, son yıllarda genişleyen ve kendi bankasını bile kuran BRICS grubuna Türkiye’nin katılım başvurusunun grubuna ilgiyi daha da artırdığına dikkat çekti.


“Batı’da eskiden BRICS’e şipheyle bakılıyordu, etkisiz bir grup olduğu düşünülüyordu. Artık durum böyle değil. BRICS genişledi, geçtiğimiz 10 yılda 33 milyar dolar kredi vermiş bir kalkınma bankası var. Bu anlamda Türkiye’nin BRICS grubuna başvurması, grubun artan ilgisine dair çok güçlü bir sinyal gönderiyor ve bu da elbette Washington’un Ankara’yı daha çok ciddiye almasını özellikle önemli kılıyor.


Bunu İsveç’in NATO’ya katılım başvurusunda da gördük, Türkiye katılım için belirli koşullar koydu. Sonuçta yapmanız gereken nüfuzunuzu arttırmak. Büyük güçlerle ilgilenirken nüfuzunuzu nasıl artırırsınız, her iki taraf ile de görüşerek ve denge politikası ile artırırsınız. Türkiye’nin yaptığı tam olarak bu ve oldukça başarılı diyebilirim”


Profesör Heine uluslararası siyasette çok önemli bir dönemden geçtiklerini belirterek “Ukrayna savaşı, Gazze, BRICS genişlemesi gelişmekte olan ülkelerdeki ülkeleri sahnenin merkezine itti. Bunda Türkiye’nin çok önemli bir rolü var. Ve bana öyle geliyor ki, son iki günde Türkiye’nin BRICS grubuna başvurusunda gördüklerimiz, gelecekte olacakların bir sinyali ve aynı zamanda dünyanın hangi yöne doğru ilerlediğinin de bir sinyali.


Küresel Güney’in yükselişine ve bununla el ele giden dış politikanın aktif bağlantısızlık politikasına sahip olduğumuzu görüyoruz”

Kaynak : TRT HABER

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r