21 Kasım 2024 Perşembe
Cumhurbaşkanı Vekili Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’i kabul etti.
Kabulde, Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, Divan Üyeleri Hasan Küçük, Devrim Barçın, Fırtına Karanfil, Meclis Genel Sekreteri Seral Fırat ve Meclis Özel Kalem Müdürü İrem Uygun da hazır bulundu.
Meclis Şeref Salonunda gerçekleşen kabulde konuşan Büyükelçi Yasin Ekrem Serim, bütçe maratonunun olduğu yoğun bir dönemde kabulü için Başkan Öztürkler’e teşekkür ederek, göreve başlaması nedeniyle kendisine ve divan üyelerine “hayırlı olsun” ziyareti yaptığını belirtti.
Serim, yeni dönemde Kıbrıs Türk Halkı’nın ihtiyaç duyduğu yasaların çıkması yönünde dilek ve temennilerini ileterek, Türkiye olarak üzerlerine düşen tüm desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler de, Meclis Başkan ve yardımcılığı ile divan seçimlerini tamamladıklarını kaydederek, Büyükelçi Serim’i aralarında görmekten memnuniyet duyduklarını belirtti.
Öztürkler, bütçe çalışmalarının Pazartesi günü itibariyle komitede görüşülmeye başladığını ve yoğun bir tempo içerisinde 7 gün içerisinde genel kurula sevk edileceğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kendileri açısından önemini vurgulayan Öztürkler, KKTC’nin daha ileriye gitmesi için yasama ve denetimin çok önemli olduğunu ve kendilerine verilen destekten dolayı da teşekkür ettiklerini ifade etti.
Konuşmaların ardından hediye teatisinde bulunuldu.
Kaynak : BRTK
Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini üstlendiği 1983 yapımı Şekerpare filmi Turgut Özakman’ın “Bir Şehnaz Oyun” adlı tiyatro eserinden sinemaya uyarlanmıştı. İlyas Salman, Şener Şen ve Şevket Altuğ gibi dev isimlerin oyuncu kadrosunda yer aldığı filme Yaprak Özdemiroğlu güzelliğiyle damga vurmuştu.
Naif tavırları, masum güzelliği ve iddialı halleriyle hafızalara kazınan Yaprak Özdemiroğlu uzun zamandır ekranlardan uzak sakin bir yaşam sürüyor.
Zaman zaman sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla adından söz ettiren Yaprak Özdemiroğlu son haliyle yine gündem oldu.
Ünlü ismin paylaşımlarına sosyal medyada; ‘Yıllara meydan okuyor’, ‘O hâlâ Şekerpare’, ‘Yaşlandıkça daha da güzelleşmiş’ gibi yorumlar yapıldı.
Ünlü müzisyen Atilla Özdemiroğlu’nun kızı olan Yaprak Özdemiroğlu, bale eğitimi almasına rağmen sinemada yıldızı parladı. Özdemiroğlu, güzelliği ve zarafetiyle Türk sinema tarihinin yakın damgasını vurmayı başardı.
Yaprak Özdemiroğlu, sinemadan uzak kaldığı dönemde ise prodüktörlük yaptı. Usta oyuncu bu zamana kadar; Hababam Sınıfı Güle Güle, Feryat, Dil Yarası, Yalnız Kadın, Üzgünüm Leyla gibi yapımlarda rol aldı.
Kaynak : Mynet
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, Dünya Balıkçılık Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, denizlerin ve sucul ekosistemlerin korunması konusundaki çabaların artacağına inanç belirtti.
Çavuş, sürdürülebilir balıkçılık ve deniz kaynaklarının korunması konusundaki farkındalığı artırmayı amaçlayan Dünya Balıkçılık Günü mesajında, balıkçılık sektörünün sadece ekonomiye değil; beslenme, istihdam ve geleneksel yaşam biçimlerine de büyük katkılar sağladığını kaydetti.
Denizlerin ve su kaynaklarının sağlıklı bir ekosistemin sürdürülebilmesi için hayati öneme sahip olduğunu belirten Çavuş, “Bu nedenle, doğal kaynakların dengeli ve sorumlu bir şekilde kullanılması, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın temel şartıdır.” dedi.
Çavuş mesajında, “Balıkçılarımızın emeği, denizlerin bereketini sofralarımıza taşırken, onların refahı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu vesileyle, tüm balıkçılarımıza şükranlarımızı sunuyor, denizlerimizi ve sucul ekosistemlerimizi koruma konusundaki çabalarımızı artıracağımıza olan inancımı ifade ediyorum. Denizlerin sürdürülebilirliği için el ele vererek, mavi geleceğimizi birlikte inşa edelim. Dünya Balıkçılık Günü kutlu olsun.” ifadelerine yer verdi.
Kaynak : BRTK
Londra Queen Mary Üniversitesi Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gordon, çok sayıda bilim insanı, entelektüel ve akademisyenin, Alman hükümetine “Filistinlilerin yok edilmesini desteklemeyi bırakması” yönünde yazdığı açık mektuba imza atan isimlerin arasında yer aldı.
Gordon, aydınların Alman hükümetine gönderdiği mektup ve Almanya’nın İsrail’e koşulsuz desteğinin tarihi arka planı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Gordon, İsrail’in bir yılı aşkın süredir saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de uluslararası hukukun tümüyle ihlal edildiğine dikkati çekerek, “Hukukun temel ilkelerine, sivillerin ve sivil yapıların korunması çağrısında bulunan prensiplere karşı kayıtsızlık var.” ifadesini kullandı.
Dünyanın İsrail’in Gazze Şeridi’nde 18 bini çocuk binlerce kadın ve erkek sivili öldürdüğüne tanık olduğunu belirten Gordon, İsrail’in okulları, üniversiteleri ve hastanelerin büyük bir kısmını da yıktığını ve gıdayı savaş silahı olarak kullandığını söyledi.
İsrail’in en büyük iki destekçisinin ABD ve Almanya olduğuna işaret eden Gordon, Almanya’nın İsrail’e verdiği desteğin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Holokost’un “Bir Daha Asla” ilkesine ters düştüğünü dile getirdi.
Gordon, “Alman hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sonrası ‘Bir Daha Asla’ ilkesine bağlı olduğunu söylese de İsrail’e silah transfer ederek, İsrail’i uluslararası arenada, diplomatik ve hukuki alanlarda savunarak birçok açıdan soykırımsal şiddet uygulayan hükümeti destekliyor.” dedi.
Almanya’nın, İsrail’i eleştirenleri birçok durumda kriminalize ederek bu desteği sürdürdüğüne dikkati çeken Gordon, Alman hükümetinin rotasını değiştirmesinin gerektiğine işaret etti.
“Almanya, sahada neler olduğuna bakmalı, kendi yasal yükümlülüklerini gözden geçirmeli. Uluslararası insancıl hukuku ihlal eden ülkeler veya oluşumlara silah ticaretine izin vermeyen yasal düzenlemelerini dikkate almalı.” diyen Gordon, Alman hükümetinin İsrail’in soykırımsal şiddetine verdiği desteği durdurması, İsrail’e Gazze Şeridi’nden çekilmesi ve ateşkesi sağlaması için baskı yapmasının gerektiğini vurguladı.
Gordon, buna karşın, yakın gelecekte Almanya’nın İsrail politikasında değişikliğe gitmesini beklemediğini dile getirerek, bu nedenle Alman hükümeti üzerindeki baskının artırılmasının önemine işaret etti.
Gordon, akademisyenler ve entelektüellerin Alman hükümetine gönderdiği mektubun, hükümetin izlediği rotayı değiştirmesi için bir çeşit “baskı yolu” olduğunu söyledi.
Alman hükümetinin, Filistinlilere verilen desteği veya Filistin yanlısı aktivizmi kısıtlayan çok fazla politika yürüttüğüne dikkati çeken Gordon, bunun “son derece endişe verici” olduğunu dile getirdi.
Gordon, “Alman hükümetinin hangi Yahudilerin antisemitik olup olmadığını belirleyen hakem haline gelmesini ise son derece ironik buluyorum.” dedi.
Alman hükümetinin, İsrail hükümetinin politikalarına sert eleştiriler yönelten herkesi antisemitik olarak suçladığı “antisemitizm tanımını” benimsediğini söyleyen Gordon, bunun yanlış ve son derece sorunlu bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
Gordon, Almanya’nın Gazze’de soykırım uygulayan İsrail’e verdiği destekten vazgeçmesinin gerektiğini söyledi.
“Alman hükümetinin, İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudi halkına karşı korkunç bir soykırım gerçekleştirme konusundaki suçluluk duygusundan ötürü yönünü kaybettiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulunan Gordon, şunları kaydetti:
“Alman hükümeti, 6 milyon Yahudi’nin katledildiği bu korkunç olaydan ders çıkarmak ve diğer soykırımları önlemenin yollarını öğrenmek yerine, İsrail’in ne yaparsa yapsın savunulması gerektiğine karar vermiş durumda. Bunun, İkinci Dünya Savaşı’ndan çıkarılması gereken yanlış ders olduğunu düşünüyorum. Faillerin veya mağdurların kimliğine değil eylemin doğasına odaklanmamızın gerektiğine inanıyorum. Eğer bir eylem soykırım niteliği taşıyorsa failin kim olduğu veya mağdurun kim olduğu fark etmeksizin buna karşı çıkmalıyız. Bunun gerçekleşmesine izin vermeyen politikalar geliştirmeli ve kararlılıkla bu tür eylemlerin karşısında durmalıyız.”
Gordon, Alman hükümetinin ise hem failin ve mağdurun kimliğine baktığını hem de faili yaptıklarına bakmaksızın savunduğunu belirterek, bunun gelecekteki sorunları çözmek yerine daha büyük sorunlar teşkil edecek “yanlış yaklaşım” olduğunu dile getirdi.
Dünya genelinde çok sayıda bilim insanı ve entelektüel, Alman hükümetine “Filistinlilerin yok edilmesini desteklemeyi bırakması” yönünde çağrıda bulunmuştu.
Aydınların hükümete gönderdiği mektupta Almanya’dan, Filistinlileri hedef alan İsrail’in suçlarına ortak olmaması ve desteğin kesilmesi istenmişti.
Mektupta, Alman hükümetinin İsrail politikasını değiştirmesi talep edilirken “Alman hükümeti, bir yılı aşkın süredir İsrail’e siyasi, mali, askeri ve hukuki destek sağlayarak Filistinlilerin öldürülmesine ve insanlıktan çıkarılmasına aktif olarak katılıyor. Almanya’nın İsrail’in zulmüne suç ortaklığı sona ermelidir.” ifadeleri kullanılmıştı.
Alman hükümetine 27 Ekim’de gönderilen ancak kamuoyuna daha sonra yansıyan mektupta Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin imzacısı olarak Almanya’nın, bu anlaşmaların yasakladığı vahşet suçlarını işlememe, yardım ve yataklık etmeme konusunda tarihi, etik, hukuki ve siyasi yükümlülüğünün bulunduğu hatırlatılmıştı.
Kaynak : TRT HABER
Kanal D ekranlarında izleyicilerle buluşacak olan Annem Ankara dizisi birinci bölümüyle gündemde.
Özgürcan Çevik, Gökçe Eyüboğlu, Sevinç Erbulak, Mehmet Günsür, ve Bergüzar Korel gibi ünlü oyuncuların başrol oynadığı bu yeni dizi, sosyal medyayı salladı.
Annem Ankara dizisi, yaşanmış bir hayat hikayesinden uyarlanarak ekranlara geliyor. Dizi, bir anne ve üç erkek çocuğunun hikayesini anlatıyor. Bergüzar Korel‘in canlandırdığı Zeynep karakteri, 3 erkek çocuğuna bakabilmek için erken yaşta emekli olan ve tüm olumsuzluklara rağmen umutla evlatlarına tutunan bir annedir. Hasan (Mehmet Günsür) karakteriyle birlikte, 1990’lı yılların Ankara’sı arka planda bir yaşam mücadelesi verirken, dizi “Benim Annem Ankara’ydı. Denizi, boğazı yoktu ama direnişti, mücadeleydi!” mottosuyla izleyicilere anlamlı bir mesaj sunuyor.
Annem Ankara dizisi oyuncu kadrosu oldukça dikkat çekici. Bergüzar Korel ve Mehmet Günsür başrolleri paylaştığı yapımda Özgürcan Çevik, Gökçe Eyüboğlu, Sevinç Erbulak, Yıldıray Şahinler, ve Sinem Uslu gibi isimler de önemli roller üstleniyor.
Annem Ankara dizisi ilk bölümü de çok konuşuldu. İşte yapılan yorumlardan bazıları:
Kaynak : Mynet